Birçok fotoğraf meraklısı gibi bende bu hobiye çocukluk yaşlarında başladım. İlk makinem teyzemin hediye ettiği garip bir Rus makinesiydi. Markasını bile hatırlamıyorum. Tabi full manuel bir makine. Ama fotoğrafçılığın temel tekniklerini öğrenmemde bana çok faydası oldu. Orta ve Lise senelerinde bu hobim zaman zaman kesintiye uğrasa da devam etti.

Yurtdışında okuduğum üniversite senelerinde ise tekrar hız kazandı, hatta öyle ki seçmeli derslerimin çoğunu fotoğrafçılığa kullandım. İki ders daha alabilseydim, fotoğrafçılık diplomamda olacaktı. Temel derslerden sonra Stüdyo Fotoğrafçılığı konusunda uzmanlık dersleri de aldım. 4x5’’ büyük format View Camera (körüklü makinalar) ve stüdyo flaşları kullanmayı öğrendim. O zamanlar Photoshop ve dijital diye bir şey yoktu tabii hatta Windows bile yoktu. Dolayısıyla Karanlık odalarda, agrandizör başında çok vakit harcadım.

Her nedense mezun olduktan sonra fotoğraf hobisine uzun bir süre ara verdim ama ilgim ve teknolojiyi takip etmem hep sürdü. Uzun bir süre analoglamı, dijitallemi devam konusunda kararsız kaldım. 5-6 sene öncede dijitale dönüp bayağı ciddi bir şekilde tekrar başladım.

Fotoğrafçılığın bütün dallarına ilgi duysam da ben daha çok tabiat, vahşi yaşam, çekilmesi zor obje ve konulara daha çok ilgi duyuyorum. Herkesin her zaman göremeyeceği an ve konuları çekebilmek bana daha cazip geliyor. Benim için fotoğraflarda teknik mükemmelliği yakalayabilmek çok önemli. Konusu ve içeriği ne olursa olsun (bazı çok özel durumlar hariç) bir fotoğraf teknik olarak yetersizse bence iyi fotoğraf değildir. Son birkaç senedir de özellikle kuş fotoğraflarına ağırlık verdim. Zorluğu ve devamlı doğa ile iç içe olmak büyük keyif veriyor.

Umarım konuları ve fotoğrafları beğenirsiniz. Ziyaretiniz ve ilginiz için teşekkür ederim.